Nane, limon kabuğu ve bal karışımının, her evde başvurulan anne şifası olduğunu bilmeyen yoktur halk arasında. İşte o nedenle biraz zihnifikir bir reçele kaydı aklım. Araştırdım kimseler yapmamış, eh denemeye değer o zaman!
Dün akşamüstü bahçemdeki naneleri tımar edeyim dedim. Nane arsızdır der annem, kulağıma küpe olan bu “arsız” yaftası nedeniyle nerede nane kökü görsem muzipçe gülümser “seni gidi arsız kök yine saracaksın bahçeyi” diyerek uzayan dallarını kesmekte bir bahis görmem. Bu defa sıcaklar nedeniyle bahçeyle uğraşamamıştım, naneler de almış başını gitmiş ve her biri çiçeğe durmuşlar. Öyle de güzel görünüyorlardı ki biçmeye kıyamadım, ama eflatun çiçekleri yeni bir denememe başrol oyuncusu olabilirlerdi!
Nane çiçeğinden reçel fikri işte böyle uçuştu. Bahardan bu yana çiçek reçeli yapmamıştım bu yıl. Eh epey olmuş, ellerim kaşınmaya başlamış! Oysa reçel yemiyorum, peki niye yapıyorum? Yeni denemelerde bulunmayı sevdiğimden herhalde! Klasik reçelleri biteviye aynı şekilde yapıyor olmak sıkıcı geliyor.
Bir tek; Aşçı Fok’un Şifa Reçeli konusunda istikrarlıyım. Onun muhteviyatı pek değişmiyor. Sadece yaz ve kış meyvelerini zamanında kullanmaya özen gösteriyorum. Baharatlarını genelde aynı miktarlarda ve çeşitte kullanmaya zorluyorum kendimi desem de bu pek kolay olmuyor! Her seferinde illâ ki bir iki küçük farklılık yapıyorum.
Nane reçelini duymuşsunuzdur mutlaka. Çiçeğinin reçeli konusunda söyleyeceklerim var…
En başta da belirttiğim gibi; nane, limon ve bal üçlüsünden yola çıkarak sağlık açısından işe yarayacak bir reçel neden olmasın dedim. İlla da toz şeker kullanacağız diye bir kural yok, kaldı ki Osmalı döneminde toz şeker bulmak zor ve pahalı olduğundan reçel ve tatlıların şerbeti baldan yapılırmış.
Nanelerim tomurcuğa durup çiçek açtığından bütün çiçekli sürgünleri topladım. İki avuç dolusuydu fakat dallarından sıyırınca bir avuç kaldılar.
Neler kullandım?
300 gr. kadar doğal çam balı
Bir avuç dolusu nane çiçeği
Yarım limonun kabuğu
İki üç damla limon suyu .
Nane limon kabuğu deyince de, güzel ruh Barış Manço’yu anmamak olmaz.
300 gram kadar balı seramik tabanlı tavada (pek az yaptığımdan tavayı tercih ettim) kaynama noktasına getirince, limon kabuğunu ve nane çiçeklerini üzerine bırakıverdim. Sadece 5 dakika kaynatıp iki üç damla limon suyunu da ilave edip ocağın altını kapattım. (Limon kabuğunu çıkarıp atıyoruz daha sonra!)
Küçük bir kavanozu ancak doldurdum, biraz da tabağa koyup kalite kontrol babından kapıyı ilk tıklatana tattırdım. Üç kişinin ortak görüşü; “naneli bal gibi olmuş.”
Demek ki; Kışın soğuk algınlığını önlemek için sabahları bir bardak ılık suya bir tatlı kaşığı koyup içilirse iyi olacak! İçerken üzerine belki biraz daha limon sıkılabilir. Mide bulantısı için hazır cep herkülü gibi bir bal reçeli oldu. Bence en önemlisi de bu. Hani, nane limon kaynatılır ya bulantı için… Tabi gerçek baldan yapıldığından balın besin değerini öldürmemek için pek az ateşte tutuyoruz!
Lâf aramızda bir deneme daha yaptım ama onu tariflemeye değer bulmuyorum. Zira, tarifini veremiyorum. Neden mi? Tanesi azalmış suyu kalmış bir armut reçelim vardı. Hem de elma suyu ile hazırlamıştım. Bu reçelin suyundan bir bardak aldım yine küçük bir tencereye ateşe oturttum. (Bahçemin başka köşesinde biçmeyi unuttuğum kalmış nane çiçekleri bana bu fırsatı verdi.) Yine içine nane çiçeği attım, yine limon suyu ile kestirdim bir iki taşım kaynattım ve sonuç yine güzel. Hem de hafif ekşimsi ve daha hoş kokulu. Mayhoş ve naneli.
Bu ikinciyi yazmayayım diyordum ama duramadım işte! Her ikisi de denemeye değer. Sağlıcakla…
Nane, limon kabuğu ve bal karışımının, her evde başvurulan anne şifası olduğunu bilmeyen yoktur halk arasında. İşte o nedenle biraz zihnifikir bir reçele kaydı aklım. Araştırdım kimseler yapmamış, eh denemeye değer o zaman!
Dün akşamüstü bahçemdeki naneleri tımar edeyim dedim. Nane arsızdır der annem, kulağıma küpe olan bu “arsız” yaftası nedeniyle nerede nane kökü görsem muzipçe gülümser “seni gidi arsız kök yine saracaksın bahçeyi” diyerek uzayan dallarını kesmekte bir bahis görmem. Bu defa sıcaklar nedeniyle bahçeyle uğraşamamıştım, naneler de almış başını gitmiş ve her biri çiçeğe durmuşlar. Öyle de güzel görünüyorlardı ki biçmeye kıyamadım, ama eflatun çiçekleri yeni bir denememe başrol oyuncusu olabilirlerdi!
Nane çiçeğinden reçel fikri işte böyle uçuştu. Bahardan bu yana çiçek reçeli yapmamıştım bu yıl. Eh epey olmuş, ellerim kaşınmaya başlamış! Oysa reçel yemiyorum, peki niye yapıyorum? Yeni denemelerde bulunmayı sevdiğimden herhalde! Klasik reçelleri biteviye aynı şekilde yapıyor olmak sıkıcı geliyor.
Bir tek; Aşçı Fok’un Şifa Reçeli konusunda istikrarlıyım. Onun muhteviyatı pek değişmiyor. Sadece yaz ve kış meyvelerini zamanında kullanmaya özen gösteriyorum. Baharatlarını genelde aynı miktarlarda ve çeşitte kullanmaya zorluyorum kendimi desem de bu pek kolay olmuyor! Her seferinde illâ ki bir iki küçük farklılık yapıyorum.
Nane reçelini duymuşsunuzdur mutlaka. Çiçeğinin reçeli konusunda söyleyeceklerim var…
En başta da belirttiğim gibi; nane, limon ve bal üçlüsünden yola çıkarak sağlık açısından işe yarayacak bir reçel neden olmasın dedim. İlla da toz şeker kullanacağız diye bir kural yok, kaldı ki Osmalı döneminde toz şeker bulmak zor ve pahalı olduğundan reçel ve tatlıların şerbeti baldan yapılırmış.
Nanelerim tomurcuğa durup çiçek açtığından bütün çiçekli sürgünleri topladım. İki avuç dolusuydu fakat dallarından sıyırınca bir avuç kaldılar.
Neler kullandım?
300 gr. kadar doğal çam balı
Bir avuç dolusu nane çiçeği
Yarım limonun kabuğu
İki üç damla limon suyu .
Nane limon kabuğu deyince de, güzel ruh Barış Manço’yu anmamak olmaz.
300 gram kadar balı seramik tabanlı tavada (pek az yaptığımdan tavayı tercih ettim) kaynama noktasına getirince, limon kabuğunu ve nane çiçeklerini üzerine bırakıverdim. Sadece 5 dakika kaynatıp iki üç damla limon suyunu da ilave edip ocağın altını kapattım. (Limon kabuğunu çıkarıp atıyoruz daha sonra!)
Küçük bir kavanozu ancak doldurdum, biraz da tabağa koyup kalite kontrol babından kapıyı ilk tıklatana tattırdım. Üç kişinin ortak görüşü; “naneli bal gibi olmuş.”
Demek ki; Kışın soğuk algınlığını önlemek için sabahları bir bardak ılık suya bir tatlı kaşığı koyup içilirse iyi olacak! İçerken üzerine belki biraz daha limon sıkılabilir. Mide bulantısı için hazır cep herkülü gibi bir bal reçeli oldu. Bence en önemlisi de bu. Hani, nane limon kaynatılır ya bulantı için… Tabi gerçek baldan yapıldığından balın besin değerini öldürmemek için pek az ateşte tutuyoruz!
Lâf aramızda bir deneme daha yaptım ama onu tariflemeye değer bulmuyorum. Zira, tarifini veremiyorum. Neden mi? Tanesi azalmış suyu kalmış bir armut reçelim vardı. Hem de elma suyu ile hazırlamıştım. Bu reçelin suyundan bir bardak aldım yine küçük bir tencereye ateşe oturttum. (Bahçemin başka köşesinde biçmeyi unuttuğum kalmış nane çiçekleri bana bu fırsatı verdi.) Yine içine nane çiçeği attım, yine limon suyu ile kestirdim bir iki taşım kaynattım ve sonuç yine güzel. Hem de hafif ekşimsi ve daha hoş kokulu. Mayhoş ve naneli.
Bu ikinciyi yazmayayım diyordum ama duramadım işte! Her ikisi de denemeye değer. Sağlıcakla…