Asci Fok
Yerel buluşmaların tadı | Aşçı Fok

Yerel buluşmaların tadı

Yerel buluşmaların tadı

Topluca kutlanan özel günlere olan mesafem giderek değişiyor; 8 Mart bunlardan biri. Bu tür kutlamalara küçük adımlarla alışırken, bana yeniymiş gibi gelen pek çok hoş şeyle karşılaşıyorum. Son iki yıldır Kazdağı Köyleri Kadın Buluşmaları’na katılıyorum meselâ. Geçen yılki, Nusratlar Köyü’nde idi, bu yılkini ise; katılımı epeyce bir genişletip körfezde farklı yerlerde iki güne yayarak gerçekleştirdiler.

Başta Kazdağı Doğal ve Kültür Varlıkları Koruma Derneği ve Nusratlı Köyü Kültür Turizm ve Dayanışma Derneği olmak üzere, Ayvalık ARGE Derneği, Adatepe Kültür Tanıtım Derneği, Çamlıbel Köyü Eğitim Üretim Dayanışma Derneği ile Edremit ve Küçükkuyu Belediye’lerinin katkıları, yöre kadınlarının etkinlikler çerçevesinde daha kapsamlı buluşabilmesine olanak sağladı gibi görünüyor bu yıl.

Bunca kapsamlı organizasyon, yine Nusratlı Köyü Turizm ve Dayanışma Derneği başkanı Süheyla Doğan’ın önderliğindeydi. 8 Mart gecesi Kazdağı Doğal ve Kültür Varlıkları Koruma Derneği’nde gerçekleşen bir dizi etkinliğin içinde öylece etrafımı seyrederken tuhaf duygulara gark oldum. Hava Mart soğuğuna teslim, Kazdağı kadınları ise güzel günlerin yaşanabilirliğine meftun, gecenin aydınlık bekçileriydi yine o gece. Dernek bahçesine kurulan koca bir kazan, altında kor ateşiyle duman dumana özgürlük mesajları yolluyordu küçük dünyalara. Kazanın içinde Kazdağı’nın aroması yüksek otları zeytinyağının tatlandıran kayganlığında erirken, kadınlar ot kavurmanın birlik beraberlik ruhunca dokundular tahta kepçeye. Biraz tuz, biraz biber derken acı tatlı nice yaşanmışlığı harmanladılar topluca…



Adatepe köyü’nden Esenay hanım parmaklarıyla sayıyordu otların isimlerini. Teker teker yazdım ben de. Hangi köylerden kaç hanım toplamış, isimleri neler filan… Çok değildi diyor, altı yedi kişiydik, bir kısmı Adatepe’den bir kısmı Nusratlar’dan; Kalemotu, keçi memesi, misotu, kuzu göbeği otu, (mantarı değil) kadifeotu, rezene, gelincik, labada, dağ ıspanağı, dağ sarımsağı, kaymaklık, sığırdili, göbekli diye sıralan uzun bir ot çeşidi listesi. Her yöre otları farklı isimlerle tanımlıyor fakat yine de Kazdağı otları gerek aroması gerekse çeşitlilik yönünden benzerlerinden farklı, bu kesin!

Buluşmaların ot faslı beni fazlaca ilgilendirdiğinden daha anlatasım var ama, o son geceye ilişkin söylenecekleri de söylemeli ki dilimiz şişmesin!

Eski dokusuyla insanı içine çeken dernek binası, yanan sobanın ateşiyle değil kadınlarımızın o sımsıcak duygularıyla mı ısınıyordu kerameti meçhul! Şehirli kadınların köylü kadınlar ile kaynaşıp ortak paydada söz birliği ettiği gecede kadın olup, hem kadını hem erkeği doğuran ve yoğuran olmanın gücü sere serpe döküldü gecenin ortasına. Derme çatma bir dernek sahnesinde zaten yaşanmakta olanı tiyatral hayatları sergilemek hiç de zor gelmedi amatör oyuncu kadınlarımıza.

Gerçek yaşamlarımızı oynamak kadar kolayı var mı!

Kazdağı yamaçlarındaki köylü kentli kadınları bir araya getiren buluşmaların bu yılki ana teması “zeytin ve kadın” idi. Yöre kadınları, forum, film ve tiyatro oyunundaki naiflikleriyle kendileri oldular, özlerindeki zenginlikleri açığa çıkardılar. Zeytin ve kadın forumunda, zeytin sizin için nedir diye soran Süheyla Doğan’a kadınlardan biri “ zeytin bizim için oğlunu kızını evermektir” deyiveriyor.

“Oğlunu kızını everip onlara yuva kurmaktır, ekmektir aştır zeytin.”
Haklı. Ekmektir, aştır. Fazla söze ne hacet! Kazdağı’nın yamaçlarına kökleriyle tutunan zeytin ağacının tanelerini yerlerde yuvarlanarak toplayan kadının, yaşamın ve zeytinin kutsallığına dair ne çok söylenecek sözü var…

“Kazdağı’nın altını zeytindir, altını oyma” diyor tüm kadınlar, ona göre!








9 Mart 2015 Pazartesi

10869 okunma

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN



Son Yazılarım