Balaban'ın ardından
Rahmetli babaannem böyle sıcak ve ağır havalarda bembeyaz namaz örtüsünü bir aşağı bir yukarı havalandırıp “havada sıklet var” derdi.
Yağmur bulutları karararak geçiyor tepemizden, yağmur geçişleri bölgeler arası değişse de hava bir ağır ki sormayın. Lâfın gelişi tabi, niye sormayacaksınız sorun!
İnsan evinden barkından hele de kitaplığından uzak olunca bir yanı eksik oluyor. Balaban’ın kitapları, çizim ve notları rüyama girmiş kaç gündür… Neyse, eve döndüm ve çalışma odamı talan ediyorum…
Sadece "İzdüşümü" kitabını bulabildim kitaplığımda hem de 1969 baskısı, muhteşem. Bütün kitaplarımı tarıyorum iki gündür Şair Baba ve Damdakiler yok!
İbrahim Balaban’ın vefat ettiğini duyunca birçok eski anı yüzeye çıkıverdi tabi…
İlk kez Bursa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde tanışmış idik kendisiyle. “Şair Baba ve Damdakiler” kitabını okuyup çok etkilendiğimi söylediğimde nedense pek şaşırmıştı. Seç Köylü Balaban idi Bursalılar için, Nazım’ın en değerli öğrencisi, bir de kemiklerin ressamıydı. Tamam; köy, çift çubuk, karasaban, köylüler, hayvanlar hep onun resimlerinin baş tacıydı lakin iskelet ve kemik bilgisini yorumlayışı sonsuzdu.
Kendine özgü, kendini tekrarlamayan bir sanatçıydı. Otodidakt ressamların şahıydı benim için. Göçüp gittiği sonsuzlukta nur içinde yatsın, ya da dolaşsın. Öte tarafta ahval nasıl işliyor bilmiyoruz ama Şair Baba ile buluştuğunu ummak tesellimiz olsun!
Yağmur bir döşese de şu boğucu hava geçse. Hayat kaldığı yerden devam etse, toprak suya doysa, hava burcu burcu yaşam soluğu koksa, biz daha iyi olsak…
Aşçı Fok
Yağmur bulutları karararak geçiyor tepemizden, yağmur geçişleri bölgeler arası değişse de hava bir ağır ki sormayın. Lâfın gelişi tabi, niye sormayacaksınız sorun!
İnsan evinden barkından hele de kitaplığından uzak olunca bir yanı eksik oluyor. Balaban’ın kitapları, çizim ve notları rüyama girmiş kaç gündür… Neyse, eve döndüm ve çalışma odamı talan ediyorum…
Sadece "İzdüşümü" kitabını bulabildim kitaplığımda hem de 1969 baskısı, muhteşem. Bütün kitaplarımı tarıyorum iki gündür Şair Baba ve Damdakiler yok!
İbrahim Balaban’ın vefat ettiğini duyunca birçok eski anı yüzeye çıkıverdi tabi…
İlk kez Bursa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde tanışmış idik kendisiyle. “Şair Baba ve Damdakiler” kitabını okuyup çok etkilendiğimi söylediğimde nedense pek şaşırmıştı. Seç Köylü Balaban idi Bursalılar için, Nazım’ın en değerli öğrencisi, bir de kemiklerin ressamıydı. Tamam; köy, çift çubuk, karasaban, köylüler, hayvanlar hep onun resimlerinin baş tacıydı lakin iskelet ve kemik bilgisini yorumlayışı sonsuzdu.
Kendine özgü, kendini tekrarlamayan bir sanatçıydı. Otodidakt ressamların şahıydı benim için. Göçüp gittiği sonsuzlukta nur içinde yatsın, ya da dolaşsın. Öte tarafta ahval nasıl işliyor bilmiyoruz ama Şair Baba ile buluştuğunu ummak tesellimiz olsun!
Yağmur bir döşese de şu boğucu hava geçse. Hayat kaldığı yerden devam etse, toprak suya doysa, hava burcu burcu yaşam soluğu koksa, biz daha iyi olsak…
Aşçı Fok
Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN
