Balıkçının ölümü
Mavi gözlü balıkçının ölümüyle başlamıştı dünkü gün.
Gözlerinin rengini, soluklandığı denizin maviliğinden aldığını düşünmüştüm nedense! Denizden uzak yaşayanların mavi gözleri olmazmış gibi. Takacağız ya bir şeylere, binlerce soruyu uzaklaştıran bir mantra oluyor o sözcük. Mavi.
Deniz insanlarına özgü derinleşen yüz çizgileri de maviydi sanki. Pek çok bilgiyi gizlercesine derinleşmişti de okunmayı bekliyordu belki! Sevecen insanların masumiyetiyle cevaplardı sorularınızı. Bildiğini söyler bilmediğine gülümserdi. Ekmek teknesiyle kardeşmişçesine içli dışlı yaşardı bizim gördüğümüz.
Teknesindeki bereketli sofrası hep açık hep donatılmış olurdu. Yaşamın hakkını veren insanlar ölmesin, erkenden gitmesinler...
Mavilik ve ölümün dalgalanarak gidip geldiği anlarda olmadık bir soru balıkçıların başkanında çözülüyor. Cebimdeki hokkabaz soruyor; deniz insanı balıkçıların vefat törenleri nasıldır diye. İstiyorum ki denizin üzerinde mavi dalgalar arasında bir tören yapılıyor olsun. O törende denizin suyu yıkasın son bir kez daha bedenlerini, hiç değilse elini yüzünü. Ne bileyim deniz ile balıklarla, rüzgarın kımıltısıyla adını koyamadığımız vedaları olsun işte.
Lokma dökeriz gidenin ardından diyor. Lokma döker, fotoğrafını asıp ruhuna değsin deriz. Mekanı cennet olsun deriz.
Ölümün enseyi karattığı günlerin çokluğu, sahildeki hayatın cıvıltılarına yenik düşemiyor yine de. Hayat hiç kalmadığı yerden, en tiz perdeden devam ediyor. Maviye rağmen!
Bu satırlar 27 Eyülde kaleme alındı. Mavi gözlü balıkçının ruhuna değsin. / Aşçı Fok
Gözlerinin rengini, soluklandığı denizin maviliğinden aldığını düşünmüştüm nedense! Denizden uzak yaşayanların mavi gözleri olmazmış gibi. Takacağız ya bir şeylere, binlerce soruyu uzaklaştıran bir mantra oluyor o sözcük. Mavi.
Deniz insanlarına özgü derinleşen yüz çizgileri de maviydi sanki. Pek çok bilgiyi gizlercesine derinleşmişti de okunmayı bekliyordu belki! Sevecen insanların masumiyetiyle cevaplardı sorularınızı. Bildiğini söyler bilmediğine gülümserdi. Ekmek teknesiyle kardeşmişçesine içli dışlı yaşardı bizim gördüğümüz.
Teknesindeki bereketli sofrası hep açık hep donatılmış olurdu. Yaşamın hakkını veren insanlar ölmesin, erkenden gitmesinler...
Mavilik ve ölümün dalgalanarak gidip geldiği anlarda olmadık bir soru balıkçıların başkanında çözülüyor. Cebimdeki hokkabaz soruyor; deniz insanı balıkçıların vefat törenleri nasıldır diye. İstiyorum ki denizin üzerinde mavi dalgalar arasında bir tören yapılıyor olsun. O törende denizin suyu yıkasın son bir kez daha bedenlerini, hiç değilse elini yüzünü. Ne bileyim deniz ile balıklarla, rüzgarın kımıltısıyla adını koyamadığımız vedaları olsun işte.
Lokma dökeriz gidenin ardından diyor. Lokma döker, fotoğrafını asıp ruhuna değsin deriz. Mekanı cennet olsun deriz.
Ölümün enseyi karattığı günlerin çokluğu, sahildeki hayatın cıvıltılarına yenik düşemiyor yine de. Hayat hiç kalmadığı yerden, en tiz perdeden devam ediyor. Maviye rağmen!
Bu satırlar 27 Eyülde kaleme alındı. Mavi gözlü balıkçının ruhuna değsin. / Aşçı Fok
Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN
