Euros, Notos, Zephytros ve biz diğer faniler
 
        
        
       		 
            Çamaşır yıkamak için hava durumunu sordum Turgay’a, dışarıda temiz havada çamaşır kurutmayı severim de…  Öğleden sonra yağış var deyince hemen vazgeçtim. Sabah yürüyüşümüze tatlı bir esinti ve güneş ile başlamıştık, yürüyüş dediysem mehter marşı gibi iki yürü bir otur babından. Dostlar alışverişte görsün yürümekse yürümek! 
Neyse, arkalıklı sahil banklarından birinde her sabah azıcık otururuz. Tam oturduk ki Karaburun tarafından gözle görünür bir hava geldi ki sormayın, kara bulut fırtınası aniden üzerimize yürüdü ve kalkın koşarak evinize gidin dedi. (Buralarda gözle görünen fırtına ve yağmura “hava geldi geliyor” derler.)
Eve girer girmez eteğindekiler dökülüverdi bulutlardan, elektrikler de gitmez mi… Çaydanlığımız elektrikli, hemen emektar çaydanlığımızı vurduk ocağa neyse ki kasabamızda doğal gaz yok emektar tüplüyüz biz. Kahvaltımızı yağmur damlalarının saldığı tatlı serinlikte yaparken bugün tam da yazma havası dedim. Yazma, okuma, kıvrılıp uyuma havası. Uyuma faslını hemen siliyorum aklımdan.
Günlerdir biraz istenen biraz olması gereken uzunca mutfak uğraşılarım vardı çalışma masama pek oturamadım. Bu aralar her şey kaptı kaçtı, of yaşam kaptı kaçtı zaten ya... Yetişememe telaşı hızlanarak hüküm sürüyor, çok kişinin sıkıntısı bu yönde. Kim nereye yetişecekse!
Tuttuğum notları hatırlamak için de ayrıca not tuttuğumu fark ettim. Notun notu, suyunun suyu gibi. Turgay günlerdir yine garum süzüyor, ev balık mazmozu gibi kokuyor. Kokuyu bastırmak için başka hoş kokular serpiştiriyorum her yere. Neyse ki denizden gelen esinti ilaç gibi. Sallanma Nurdan, otur çalış! Hava Mayıs değil de Nisan gibi, ruhlara melankoli sızısı serpiştiriyor. Gök gürültüsünden hiç korkmam, doğanın hard rockı gibidir. İda’da yaşarken Zeus Baba homurdanıyor der ürperir tuhaf bir canlılık hissederdim. Şimdi Poseidon mu derken, birden dün geceki tuttuğum notlar geldi aklıma!
Mitolojik destanlarda denizin mutlak hâkimi Poseidon’a verilen sıfat “Enosigaios” imiş. Yani yeri sarsan titreten tanrı. Poseidon elinde tuttuğu üçlü yabayla yalnız dalgaları kabartıp denizi alt üst etmekle kalmaz çepeçevre sardığı toprakları da titretirmiş.
💧
Yığdı bulutları üst üste
bir anda allak bullak etti denizi,
üçlü yabasını tutuyordu elinde,
salıverdi çeşitli yellerin kasırgalarını tekmil,
toprağı, denizi kapladı bulutlarla,
karanlık boşandı göklerden.
Euros’la Notos ve uluyan Zephytros,
ve koca dalgalarla açık gökten kopan Boreas,
estiler dört bir yandan boğuşa boğuşa.
/
(Odysseia V, 291 vd.)
				  
					  
					
					
            	
			
            
            Neyse, arkalıklı sahil banklarından birinde her sabah azıcık otururuz. Tam oturduk ki Karaburun tarafından gözle görünür bir hava geldi ki sormayın, kara bulut fırtınası aniden üzerimize yürüdü ve kalkın koşarak evinize gidin dedi. (Buralarda gözle görünen fırtına ve yağmura “hava geldi geliyor” derler.)
Eve girer girmez eteğindekiler dökülüverdi bulutlardan, elektrikler de gitmez mi… Çaydanlığımız elektrikli, hemen emektar çaydanlığımızı vurduk ocağa neyse ki kasabamızda doğal gaz yok emektar tüplüyüz biz. Kahvaltımızı yağmur damlalarının saldığı tatlı serinlikte yaparken bugün tam da yazma havası dedim. Yazma, okuma, kıvrılıp uyuma havası. Uyuma faslını hemen siliyorum aklımdan.
Günlerdir biraz istenen biraz olması gereken uzunca mutfak uğraşılarım vardı çalışma masama pek oturamadım. Bu aralar her şey kaptı kaçtı, of yaşam kaptı kaçtı zaten ya... Yetişememe telaşı hızlanarak hüküm sürüyor, çok kişinin sıkıntısı bu yönde. Kim nereye yetişecekse!
Tuttuğum notları hatırlamak için de ayrıca not tuttuğumu fark ettim. Notun notu, suyunun suyu gibi. Turgay günlerdir yine garum süzüyor, ev balık mazmozu gibi kokuyor. Kokuyu bastırmak için başka hoş kokular serpiştiriyorum her yere. Neyse ki denizden gelen esinti ilaç gibi. Sallanma Nurdan, otur çalış! Hava Mayıs değil de Nisan gibi, ruhlara melankoli sızısı serpiştiriyor. Gök gürültüsünden hiç korkmam, doğanın hard rockı gibidir. İda’da yaşarken Zeus Baba homurdanıyor der ürperir tuhaf bir canlılık hissederdim. Şimdi Poseidon mu derken, birden dün geceki tuttuğum notlar geldi aklıma!
Mitolojik destanlarda denizin mutlak hâkimi Poseidon’a verilen sıfat “Enosigaios” imiş. Yani yeri sarsan titreten tanrı. Poseidon elinde tuttuğu üçlü yabayla yalnız dalgaları kabartıp denizi alt üst etmekle kalmaz çepeçevre sardığı toprakları da titretirmiş.
💧
Yığdı bulutları üst üste
bir anda allak bullak etti denizi,
üçlü yabasını tutuyordu elinde,
salıverdi çeşitli yellerin kasırgalarını tekmil,
toprağı, denizi kapladı bulutlarla,
karanlık boşandı göklerden.
Euros’la Notos ve uluyan Zephytros,
ve koca dalgalarla açık gökten kopan Boreas,
estiler dört bir yandan boğuşa boğuşa.
/
(Odysseia V, 291 vd.)
Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN

