Asci Fok
Buğulu camdan... | Aşçı Fok

Buğulu camdan...

Buğulu camdan...

Burnumu dayıyorum pencerenin buğulu camına, yün kazağımın deliklerinden soğuk üfürüyor inceden… Yoktu tabi o vakitler ısı cam denilen çift camlar, pencere çerçeveleri de ahşaptı zaten, pvc’ler de yoktu! Burnum üşüyor… Köşedeki sokak lambasına üşüşen kar tanelerinden alamıyorum gözümü. Annem sesleniyor mutfaktan “haydi sofrayı hazırlaaa” . Küçüğüm ama sofra hazırladığıma göre yeterince de büyüğüm galiba!

Akşamın ölgün ışıkları anlamını bilemediğim bir alay korku salıyor yüreğime. Korku? Tam da korku değil bu, garip bir ürperme “iyi ki evimiz sıcak, iyi ki annem babam kardeşlerimle güvendeyiz” duygusu… Yüreğim pır pır, tatlı bir güven duygusu yayılıyor kış odamıza.

Sokaklar işlerinden geç dönenlerin ayak izlerine teslim.

Kar yağarken yemek yenir mi hiç? Aklımda kar önümde sıcacık kuru fasulye, ha bir de annemin o muhteşem doğrama turşusu koca bir tabak. “Çocuk kısmının aklı oyundadır” der büyükler, elimizde kaşık aklımız dışarıda… Kaşla göz arası buğulu camı yağlı ellerimle siliyorum hohlayarak, babam paylıyor; “sofradan kalkılmaz gel yemeğini ye”.

Off yine yürümüşler yeni tutan karların üzerinden! Ya, şu karşı kaldırımdan yürümeseler, oh yaa sabah olsun hadi!

Fotoğraf:Lale Dilligil
7 Ocak 2013 Pazartesi

6225 okunma

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN



Son Yazılarım