Asci Fok
Quetta'dan Lahore'a | Aşçı Fok

Quetta'dan Lahore'a

Quetta'dan Lahore'a

Ouetta'ya vardığımızda gece yarısıydı.

Toyoto şoförümüz şehir merkezine giremeyeceğini söyleyerek bizi bir arkadaşının evine götürmeyi teklif etti! Gece sokağa çıkma yasağı olduğu için, merkezdeki otellere ulaşma şansımız yok. Güç bela, kenar mahallelerden birinde otele benzeyen ama ahır gibi pis kokan bir oda bulabildik dört yataklı. Herkes uyku tulumlarını yatakların üzerine yaydı ve tilki uykusu misali tetikte, bir an önce sabahın olmasını bekledik...

Sabahın ilk ışıklarından önce uğultulu bir gürültü başladı Ouette sokaklarında. Lahore'a kalkacak olan trenimiz saat 10.30 da... Tren biletimizi almamız gerek, hemen kendimizi sokağa attık o pis otelden...
Ortaçağ görünümündeki bir pazar yerinin ortasındayım sanki! Çığırtkanlar, riksa gürültüleri (riksa; bir çeşit motorlu çekçek) hayvanlar, kamyonlar, sokak ortasında pişirilen kahvaltılık yiyecekler, yerler adeta çöplük... Akan pis suların rengi zifti koyu yeşil ve balçık, sinekler hepsi birden hucum ertmiş gözüme kulağıma, boğuluyorum... Felaket bir yer.

Sütlü çay modası buradan itibaren başlıyor... (Pakistan ve Hindistan, sütlü çayın kanunlaştığı bir yeryüzü parçası dünya üzerine)

Artık normale yakın çay bulmak zor. Her yer ekşimiş süt kokuyor, sokaklarda inekler ve mandalar... Camız denilen kapkara kocaman ve korkutucu bakan dev mandalar.

Pakistan sefaletler ülkesi adı gibi pür-i pak değil!
*
Lahore'a kalkan trene nihayet binebildik yolculuk 25-26 saat sürecek... Trenin hali içler acısı, ahh ahhh nerede o İran'da gördüğümüz trenler! Vagonlar biribirine eklenmiş ahır bozması külüstür buradakiler. İnsan kalabalığı toz ve gürültü. Kara kara düşünüyorum 25 saat nasıl geçecek diye, ayaklarımda yapışkan bir sıvı oluştuğunu hissediyorum parmaklarımı oynattıkça fakat botlarımı çıkaramıyorum korkudan, göreceğim manzara kesinlikle berbat. Hijyenik koşullarımız sıfır. Dezenfektan mendillerim, spreylerim, ıslak peçetelerim de fayda etmez oldu, pisi tozu yapıştırıyorum silindikçe derime...

Lahore'a kadar sayısız irili ufaklı şehirden geçtik. Sukkur, Rohri, Jacobabad, Sikarpur, Sibi, Multan.
Multan, aynı zamanda Şemsi Tebrizi'nin doğduğu yer olarak da geçiyor, her ne kadar İran da yaşamış olmasına rağmen...

Raiwind, adlı yerleşimden geçerken, ellerinde asaları başlarında sarıklarıyla garip topluluklar gördüm. Tren istasyonunda sekizer onarlı gruplar halinde toplanmışlar sırtlarında çantaları, uzun sakallarıyla beyaz entari şalvar ve yelekli erkekler... Bu insanlar, Dünya sufilerinin Tebliğ cemaati üyeleriymiş, ve de Raiwind İslam sufilerinin merkeziymiş. (Cemaat-ii Tabligi)

Her istasyonda aynı kokular aynı pislik. Yiyecek çeşitlerini anlatmaya bir türlü sıra gelmiyor, yiyecek kültürleri apayrı bir konu. Ahhh Türkan'ın taş kurabiyeleri! Biz yedik, her milletten insan yedi Belucisi, Pencabisi, Afganlısı... Türkan'cığım kurabiyelerin buraya kadar yetti sağolasın....

Su! İran'ın bol ve temiz sularından sonra buralardaki susuzluk ve rengi griye çalan kullanım suları pisliklerine yeterince tercüman oluyor.

Quetta'dan itibaren garip bir şekilde bir takım yardımlar görmeye başladık!
İstasyondan kalkışta yerimizi beğenmemiştik ve değiştirmek isteğimizi bildirmiştik kondüktöre, O da trenler polisine söylemiş durumu. Hadi bakalım bir polisimiz oldu artık... Hemen bize en uygun yataklı yerleri ayarladı, her fırsatta ikramlarda bulundu, sürekli sohbete geldi yanımıza ve bana kızkardeşim deyip durdu ikide birde... (my sister) Çok içten ve dürüstçe bize yardımda bulundu Lahore'a kadar... Hiç ücret ödemeden akşam yemeği ve kahvaltı ikram etti...

O pis trende olabilecek en lüks sofralarda yemek yedik... (tabi yiyemediklerimizi trenin camından köpeklere verdik, yemediğimizi görürlerse ayıp olacaktı) İkramı reddetmek büyük ayıp!

Bu fakir insanların ülkesindeki insani sıcaklık içimi bir tuhaf ediyor... Kahvaltıda görevliler tarafından bir demet çiçek almak öyle duygulandırdı ki... Verebileceklerini sakınımsız veriyorlar, Pakistanlılara karşı içim ısındı, sevdim galiba onları.

İşte Lahore, Koskoca kent Lahore'dayım...

16 Mart 2004 Lahore - Pakistan
Yolculuk: 5



Lahore Badshahi Camisi


Tablig Cemaati üyeleri ile
    
5 Nisan 2008 Cumartesi

7506 okunma

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN



Son Yazılarım