Asci Fok
Çamlıbel Köyü'nün delileri | Aşçı Fok

Çamlıbel Köyü'nün delileri

Çamlıbel Köyü'nün delileri

“Gelmek isteyen bal gibi bulur, gerisi hikaye... Edremit körfezini bulacaksın ilkin, sonra Güre iskele mevkiini... Kime sorsan söyler Çamlıbel köyünü, şimdi oldu Çamlıbel mahallesi... Gerisi hikaye, hem de ne hikaye, köyün delisi hikayesi” diyor Köyün Delileri!

Üç yıl önce ilk gördüğümde de hoşlanmıştım onlardan…
O zaman da yazmıştım.

Onlar, bir elmanın iki yarısı, şehir kaçkını iki deli. “Köyün Delisi” adında çok şeker bir hediyelik eşya kulübesine sahipler. Yaşayan bir kulübe dükkan. Sımsıcak, rengarenk çeşitli objelerle, el emeği nice giysi, takı, aksesuarlarla insanı içine çeken bir dükkan. Tıpkı çuf çuf kayığı gibi “hadi gelin birlikte delirelim” modunda bir yer.

Üç yıl önce ilk gördüğümden bu yana sürekli bir değişim içinde bizim deliler. Ya, bir şeyi kırk kere söyleyince olurmuş, habire ‘deliler’ diyorum; onlar kendilerini bu şekilde tanımladıklarından olsa gerek! Sevgili Saadet Yılmaz, ki sevenleri ona Sado diyor, Ayhan Yılmaz ile birlikte pek çok rastlantının bir araya gelişiyle, yıllarca yaşadıkları büyük şehri bırakıp köylü olmuşlar. Sonradan köylü olanlardan! Her şeyin birinci elden tazesini yetiştirip yiyiyorlar, körfez pazarlarından en taze yiyecekleri satın alıyorlar, orman yürüyüşleri yapıp dağlardan su kenarlarından doğal materyaller topluyorlar. Hem üretip hem yaşamanın tadını öyle bir çıkarıyorlar ki, dükkanlarına gelenlerler kısa sürede müdavimleri olup dostluk kademesine yükseliyorlar.

Ziyaretçileri, onlar için geliyor köye. Nokta vuruşu yani! Kazdağı gezginleri de, tur rotalarına mutlaka Köyün Delisi’ni ekliyorlar artık.

Sado, çok şık modern şalvarlar tasarlıyor. Öyle şık ve güzeller ki, bu bölgenin geleneksel giysisinin modernize edilmiş şekli olarak “şalvar giymeden gidilmez” havasına çoktan girdi! Biri diğerine benzemeyen el emeği şalvarların yanı sıra, özgün tuniklerin, pazen çanta, saç bantları, lavanta bebekleri ve çeşitli takıların yerel özellikler taşıması da ayrı bir güzellik. Kendi tasarladıklarının yanı sıra yöredeki başka insanların el emeklerini de dükkanlarında sergilemekten geri durmuyorlar.

Benim ilgimi çeken takıların başında yazgara geliyor. Yazgara, Kazdağı Tahtacı Türkmenleri’nin Mart ayında küçük çocuklarına taktıkları nazarlığa benzeyen rengarenk boncuklu bir sembol. Tanrım, ne güzel bir gelenek bu. Farklı renklerde boncuk ve renkli iplerden hazırlanan yazgaralar bir çatal iğne ile çocuğun omzuna, yeleğine, eteğine uygun herhangi bir yerine iliştiriliyor.
Tahtakuşlar Köyü’nden Gülsüm Teyze’nin yazgara üzerine anlattıklarına kulak verirsek; (Bu arada bilmeyenler için, Tahtakuşlar ile Çamlıbel köyleri yan yana iki yakın köy.) “Mart ayı girerken küçük çocukları Mart çalmasın diye takarız yazgarayı. Mart çalması demek, havaların ısınıp çocukların güneşten ve sıcaktan kararması demektir. Mart güneşi yakar karartır o yüzden bahçede sokakta oynama yaşı gelmiş oğlan ya da kız bütün küçük çocuklara yazgara takarız. Anneler, nineler, teyzeler bütün kadınlar ve kızlar yazgara dizmeyi bilir.”

Doğa ile insanın renkler kanalıyla söyleşmesi bu olsa gerek! Hedef şaşırtma gibi. Bu adet eski zamanlardan bu yana uygulanan bir gelenekmiş Türkmen köyleri arasında. Tabi, yazgaraya yüklenen anlamlar bu kadarla bitmiyor, çocuk büyüyünce kendi yazgarasını sevdiği kıza ya da oğlana verince artık sözlenmiş oluyorlarmış…

Bir kültürü tanıyıp tanıtmanın yolu anlamaktan geçiyor. Yaşanılan yerin geçmiş zaman öykülerinin bugünlere taşınıp aktarılması, biraz da geçinmeye gönlü olan insanların sabrını gösterir! Deliler, ikisi de yaşadıkları Çamlıbel Köyü’nü ve burada kurdukları dostlukları önemsiyorlar. Çamlıbelli komşuları ile son derece saygın ve paylaşımcı ilişkiler içindeler.

Hayvanları ve yaşamlarına bu dağlarda girmiş olan endemik otları, kökleri, mantarları, doğanın tüm nimetlerini seviyor ve kutsuyorlar. Kendi aralarında tatlı bir iş bölümü yapmışlar: biri el emeği üretimiyle meşgulken, diğeri günlük yaşamsal ihtiyaçları yerine getiriyor. El ele verip sevgi dolu bir dünyayı şirin bir kulübenin içine sığdırabilmiş olan bu iki güzel insan, dış dünyaya sevgi mesajları yollamayı da ihmal etmiyor. Siz uzakta olup onları merak edenler, onlara sosyal medyadan da ulaşabilirsiniz. Kimbilir belki birgün yolunuz düşer dost bile olursunuz!

Köyün Delisi
0 532 411 18 60
Çamlıbel Köyü, Edremit Körfezi
10300 Balıkesir
15 Nisan 2014 Salı

14000 okunma

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN



Son Yazılarım