Asci Fok
Şehir yavrusu kasaba irisi AYVALIK | Aşçı Fok

Şehir yavrusu kasaba irisi AYVALIK

Şehir yavrusu kasaba irisi AYVALIK

Bir zamanlar benim için Ayvalık Kuzey Ege’nin şımarık kızıydı. Artık değil. Zamansızlığın öyküleştirdiği Barbaros sokaklarında dolaşırken ne oldu da değişti bu düşüncem bilmiyorum!

Bir kente girerken yollarından anlıyorsunuz o kentin hangi tarihte öylece kalıp geçmiş zamana demir attığını. Bunu, Ayvalık’ın Balıkesir istikametinden girişinde çok net görebiliyorsunuz. Ayvalık birçoklarına göre cezalı bir kent! Hem cezalı, hem unutulmuş bir kent! Günümüz beton hercümercinde bazen unutulmak iyidir, lakin bu unutuluş bütün cephelerde öyle apaçık görünüyor ki insan ister istemez sorgulama gereği duyuyor. Bir ülke düşünün pek çok kentinin son derece sıradan yol, su, alt ve üst yapı gibi ihtiyaçları çoktan halledilmiş, ama Ayvalık ve bazı sit alanı kapsamındaki birkaç yerleşim bu hizmetten nasibini alamamış! Neden? Bu güzeller güzeli Ege kasabası Ayvalık’a bu kadar büyük bir uçurum niçin reva görülmüş!

Sonsuzluğu gösteren bir saatin zembereği ile oynayan yaşı belirsiz biri oluyorsunuz Ayvalık sokaklarını adımlarken. Çöktü çökecek perili evler, bir birine sırt vermiş yoksul görünümlü bol hayaletli köşkler, cumbalarının her birinde çürümüş mendillerin saklı olduğu dar merdivenli, işçiliği derin güngörmüş evler…

Düğün görmüş, doğum görmüş, ölüm görmüş evler…

Evler, sokaklar, kapı önü basamakları, kapı tokmakları…

Zamansızlığın, bilmem hangi aralığından sarkan sarmaşığı bol evlerin arasında tülü kuyruklu kedilerin koku miraslı anıları çıkmaz sokağın dar geçidinde yüzünüzü yalıyor.

Kedilerin insanlarla konuşabildiği Ayvalık’ta, bir film platosunun eşi benzeri olmayan büyükçe bir bölümünde gibi hissediyorsunuz kendinizi. Başıbozuk Arnavut kaldırımları, zorlama onarım girişimleri ve akıbetine ağlayan evler arasında dolaşırken zamanın akmadığı duygusuna kapılıyorsunuz. Taşmış kanalizasyonların oluşturduğu küçük dereciklere basmamaya çalışırken, alçak damlı evlerin gölgeleri düşüyor çöp ve hayvan dışkılarının üzerine. Hükümdarlarının cezalandırdığı bir masal ülkesinde değneksiz dolaşan havariler gibisiniz!

Derin pencere nişleri ardından neşeli insan sesleri, öksürüklü çocuk bağrışları duyuluyor. Kapı önlerinde çocuk ayakkabıları, kirli suyu akan çöp torbaları, yaşlı dede nine bastonları, unutmuş olduğumuz gerçek mahalle duygusunu ta çocukluğumuzun uzak anılarından çekip çıkarıveriyor! Bir yandan garip bir sıcaklık sarıyor ruhunuzu, gönüllü kaybolduğunuz Ayvalık sokaklarından çıkmak istemiyorsunuz. Labirente benzeyen eski evlerle dolu sokak araları, tarihe yolculuğun ezgileriyle sarılıyor boynunuza, tıpkı eskilerden çok sevdiğiniz birine sarılır gibi. Tuhaf bir özlem hissiyle kabarıyor içiniz, sanki açılan bir kapıdan sizi içeri buyur etseler girivereceksiniz, eski usûl bir yer sofrasına ilişiverecekmişsiniz gibi!

Bunların hepsi Ayvalık, Ayvalık işte…

Ne güzel olurdu türlü yemeklerle donanmış bir sofraya misafir olmak, mutfaktaki ocakta dumanı tüten tencerelerin hatırını sormak, sıcacık sobanın yanındaki sekiye bırakıvermek yürümekten yorulmuş bedeninizi…

Bir martı, başınızın üzerinde kanat çırpıp yol gösterecektir size, masmavi gökyüzü ışıklar saçan kış Güneşi daldığınız düşlerden uyandırarak hayatın güzelliklerini milyon kez daha fısıldayacaktır. Hiçbir olumsuzluğu önemsemeden “aman bozulmasın bu eski zaman ruhu” deyip, kelebek kanadına salacaksınız o başka şehir beklentilerinizi belki!

Sonra düşlerden sıyrılıp mantıklı öneriler üşüşecek dilinize ve duramayıp yazacaksınız böyle; Bir sihirli değnekten ziyade sihirli bir iyilik paketi programı hediye edilmeli Ayvalık’a diyeceksiniz. Hem de Dünya mirası heybesinden kocaman bir dilim pasta tadında! Topluca koruma altına alınarak içinde yaşanabilir sokaklarıyla eski zaman canlandırmalarının gerçeğe dönüştürüleceği bir iyilik güzellik programı.

Ayvalık insana şunu düşündürüyor; kesinlikle korunmalı, dünyanın gözbebeklerinden biri olmalı, orjinalinin kılına zeval getirilmeden onarılmalı, her sokağına ayrı koruyucu atanmalı, yaşayan müze olmayı çoktan hak eden bu tarihi kent pamuklara sarınıp kollanmalı, saygın yerleşik nüfusuna masal kahramanları gibi davranılmalı.

Sevilip kollanmalı, korunmalısın Ayvalık.
3 Ocak 2017 Salı

10524 okunma

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN



Son Yazılarım