Çocuktuk kartopu oynar acıkırdık

Havuçlar zeytinler taşıdık evimizden, kendi şapka ve atkılarımızı takardık kardan adamın boynuna... Pencere camının buğusunu hohlayıp silerek, kardan adamın sabaha kadar bizi beklediğinden emin olmaya çalıştığımız kış geceleriydi...
Ne uzundu o geceler, bir türlü sabah olmazdı ki çıkıp karlarda yuvarlanalım, kardan adamımızın daha büyüğünü yapmak için çocuk istenciyle büyük kararlar alalım! Başka çocuklarla ilk kolektif çalışmalarımızın başlangıcıymış meğer o günler. Şimdiki gibi "şiddetsiz iletişim" tanımlamalarına gerek duyulmayan çocuk yüreği kuvvetindeki dayanışmalardı.
Çocuktuk, kartopu oynayıp acıkırdık! Sana yağlı ekmek üzerinde vişne çilek reçeli oturtan annelerimizin çocuklarıydık... (trans nebati yağ teranesi de bir devrin karabasanı olarak öylece kaldı ya neyse, o da başka bir mevzu.)
Yine de enseyi karartmaya gerek yok, şimdi gün ışığını gören gözler zeytinyağı gibi parlasın nebati yağ gibi değil!
Ne uzundu o geceler, bir türlü sabah olmazdı ki çıkıp karlarda yuvarlanalım, kardan adamımızın daha büyüğünü yapmak için çocuk istenciyle büyük kararlar alalım! Başka çocuklarla ilk kolektif çalışmalarımızın başlangıcıymış meğer o günler. Şimdiki gibi "şiddetsiz iletişim" tanımlamalarına gerek duyulmayan çocuk yüreği kuvvetindeki dayanışmalardı.
Çocuktuk, kartopu oynayıp acıkırdık! Sana yağlı ekmek üzerinde vişne çilek reçeli oturtan annelerimizin çocuklarıydık... (trans nebati yağ teranesi de bir devrin karabasanı olarak öylece kaldı ya neyse, o da başka bir mevzu.)
Yine de enseyi karartmaya gerek yok, şimdi gün ışığını gören gözler zeytinyağı gibi parlasın nebati yağ gibi değil!


Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN