Asci Fok
Vejeteryanların Onurlandırıldığı Ülke Hindistan | Aşçı Fok

Vejeteryanların Onurlandırıldığı Ülke Hindistan

Vejeteryanların Onurlandırıldığı Ülke Hindistan

Çocukluğumda ve ilk yetişkinliğimde et yemez oluşumu ayıp ve olumsuz bir şey sanırdım! Yaşadığım toplum, yakın çevrem bunun tersini düşünebileceğim yetkinlikte değillerdi. Annem ve babam kabullenmişlerdi ve "ısrar etmeyin et yiyemiyor bizim kızımız" deseler de, etraftan gereksiz bir ısrar tufanına tutulurdum, hele o dedemin, yenge ve amcalarımın ısrarı!

Bir restorana gidilince mutlaka etli bir şeyler sipariş verilmeli, yanına da uvertür sebze ve salatalar, olmasa da olur cinsinden sebze neviler. O tarihlerde etyemez olmak daha mı zordu ne! Hoş, şimdilerde de pek değişen birşey yok ya neyse...

Kebapçıların her çeşidinin bulunduğu Türkiye'de, herhangi bir kebapçıdan peynirle yemek için mis gibi kokan bir pide bile satın alamazsınız, illa ki kebap yemelisiniz eğer kebabı yerseniz ilave pideye hak kazanabilirsiniz!

Et yemeyene adam muamelesi yapılmaz bizim ülkemizde! Niçin böyle kızgınım? Kızgınım çünkü; Hindistan'da gördüm ki; hiç et siparişi vermediğiniz en kaliteli lüks bir restoranda bile adam gibi ağırlanıyor hizmet görüyorsunuz. Sadece sebze ve salata yeseniz bile hazırladıkları sofranızın sunumuna öyle bir itibar ediyorlar ki sanırsınız, birkaç porsiyon döner kebap, güveç et filan söylediniz.

Yaşasın Hindistan'ın Vejjj menüleri. Burada etsiz beslenmek o kadar doğal ki...

Tren menülerinde bile iki çeşit yemek sunuluyor. Vej biryani - Chicken Biryani. Etsiz bir sipariş vererek karnınızı doyurmak ve insan muamelesi görmek öyle keyifli ki! Harika sebzelerden oluşturdukları özel soslu güveçler ve tandır yemekleri hazırlıyorlar içine hiç et koymadan. Üstelik belirli bir saygıyı da koruyorlar. Bizimkiler olsa, etsiz tandırı ve güveci hakaret kabul ederler, ateş yakıp fırın kızdırmaya bile tenezzül etmezler.



Öyle güzel patates ve karnabahar güveç çeşitleri var ki... Bezelye ve havucu çok kullanıyorlar, sos ve baharatlarından ayrıca söz etmeliyim, öyle zengin bir alan ki, birkaç satıra sığacak gibi değil. Hintli aşçılar mutfaklarında gün içinde en az 20-30 çeşit baharat kullanırlar. Her usta şefin özel karışımları vardır, köri (curry) denilen baharat çeşidi de bu karışımların zerdaçal ağırlıklı olanıdır. Bu Hindistan denilen kocaman eyaletler topluluğu çok zengin ve çeşnili bir dünya, insanlar baharatsız ve sebzesiz hiçbir şey yapmıyor. Tatlılarında bile baharat ve yeşillik var. Hatta içme sularında bile!

Cadde ve sokaklarda özel kulübelerde içinde baharat ve tuzla çeşnilendirilmiş serum kıvamında soğuk sular dağıtılıyor. Meğer burada adetmiş, sıcaktan bunalan su ve tuz kaybına uğrayan insanlara bu karışım ilaç gibi etki yapıyormuş.

Her çeşit hayvan ortalarda salınıp geziniyor, bütün canlıların biri diğerine saygılı bunca kalabalık ve sözüm ona fakir ülkede huzurluca yaşıyorlar. İnsanlar telaşsız ve güler yüzlü. Hayvanlar da insanlara benzemiş, kimsenin telaşı ve yarını düşünme kaygısı yok... İnsanların sürekli sokağa attıkları yiyecek artıklarını inekler ve köpekler yiyor. Onların dışkılarını da domuzlar, fareler ve diğer canlılar yiyor, kimsenin artığı ziyan olmuyor...

Köpekleri o kadar saygılı ki; yiyecek verdiğinizde çok kibarca elinize değmeden alıyorlar ve uslu bir şekilde sıra bekliyorlar. Kimse kimsenin hakkına yan gözle bakmıyor! Buradaki kast sistemi hayvanlar arasında da hüküm sürüyor galiba!

İlk önceleri pisliklerini öne çıkarıp, bu insanları incitici sözler sarfettiğimi biliyorum yazdıklarımla. Pisliklerini sevmeye çalışamam ama; onları oldukları gibi kabul ederek sevebilirim. Ve bir çoğunu sevdiğimi hiç çaba harcamadan farkediyorum her geçen gün. Bugün Yeni Delhi treniyle Jaipur'a gelirken küçük satıcı çocukları sevdim içimden, dokunamadım acayip pistiler fakat; yan kompartımandaki 3 yaşlarındaki erkek çocuğa sarılıp öptüm, öyle şekerdi ki...

''Vej biriyaniiii vegj biriyaniii'' diye yemek satan çocuğu da sevmiştim Delhi treninde...

Bu akşam, kaldığım Guest House'un bahçesindeki tandır fırınında pişmiş olan acılı patates ve bezelyeli musakka (alu-matar) öyle güzeldi ki. Tabii etsiz olduğunu belirtmeme gerek yok, ayrıca tandırın duvarlarında pişirilen Nan isimli yufka ekmeğinin özlü buğday kokusunu elbette hiçbir tada değişmem fakat sadece nan, paratha, çapati, puri adıyla anılan yufka-katmer türü ekmekler yiyerek sağlığımı koruyamam, yoğurt, sebze ve meyve tüketmeye özen gösteriyorum...

31 Mart 2004 Jaipur- Hindistan
Yolculuk: 9

    
6 Nisan 2008 Pazar

8628 okunma

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN



Son Yazılarım